Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin kültürel mirası kayıt altına alma projesi ‘Bursa Bellek-Kent Söyleşileri’nin son konuğu, usta oyuncu Erkan Can oldu.
Büyükşehir Belediyesi Kent Tarihi ve Tanıtımı Dairesi Başkanlığı’na bağlı Kent Tarihi Araştırmaları ve Arşiv Şube Müdürlüğü tarafından yürütülen bu özel söyleşilerde, Bursa’da doğup büyümüş veya hayatının önemli bir kısmını burada geçirmiş sanatçıların kentle olan bağları ve anıları ölümsüzleştiriliyor. Yenişehir doğumlu Erkan Can’ın konuk olduğu bu ayki etkinliğe, Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Sinan Nergiz, Kent Tarihi ve Tanıtımı Dairesi Başkanı Güney Özkılınç, belediye bürokratları, Erkan Can’ın çocukluk arkadaşları ve çok sayıda sanatsever katıldı.
Gazeteci Nagihan Görken’in moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşide, Erkan Can’ın kendine özgü üslubuyla oyunculuk serüveni ve perde arkasındaki ilginç anıları konuşuldu. Sanatçı, babasının Bursa’nın çeşitli köylerinde öğretmenlik yapması sayesinde köy hayatına olan aşinalığını dile getirdi. Mesken civarında muavinlik yaptığı dönemleri anlatırken, o yıllarda herkesin birbirini tanıdığını ve ünlü olmadan önce bile Bursa’da kendisine ‘Sarı’ lakabıyla hitap edildiğini paylaştı.
Erkan Can, konuşmasında sadece kişisel anılarına değil, Bursa’nın sosyal ve kültürel yaşamına dair önemli detaylara da yer verdi. Bursaspor‘a ve kuruluşunda bizzat yer aldığı Ertuğrulgazi Meskenspor‘a dair hatıralarını aktardı. Tiyatroyla tanışma sürecini, Bursa Açık Hava Tiyatrosu‘nun yapım aşamasından itibaren içinde olduğunu ve Altın Karagöz Halk Dansları Yarışması‘nın başlatılmasında da rol oynadığını dile getirdi. Uludağ, izcilik, kayak ve Bursa Rallisi gibi konulara değinen Erkan Can, katılımcılardan gelen soruları da içtenlikle yanıtladı.
Programın sonunda, Kent Tarihi ve Tanıtımı Dairesi Başkanı Güney Özkılınç tarafından usta sanatçı Erkan Can’a günün anısına özel olarak hazırlanmış el yapımı bir çini tabak hediye edildi. Bu söyleşi, Bursa’nın kültürel mirasını gelecek nesillere aktarma adına atılan önemli adımlardan biri oldu.
Bursa’nın kültürel belleğini bu tür etkinliklerle canlı tutma çabalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce hangi sanatçıların veya figürlerin anıları da bu seriye dahil edilmeli?